Ingres’in Kemanı (Violon d’lngres)

Judith Malika Liberman ile kurumumun düzenlediği bir eğitimde tanıştım. Hayattaki en büyük servetim olduğuna inandığım merakımla, önce o zamanki kitabı Masal Terapi’yi aldım. Sonra masal gecelerini inceledim. Sonrasında kendisini takibi hiç bırakmadım. Pandemi döneminde pek çok değerli kaynak kişi gibi o da cömertçe paylaşımlar yaptı, yapmaya devam ediyor. Geçen günlerde bir instagram canlı yayınında bahsetti Ingres’in kemanından. Önce ismi anlayamadım, sonra defalarca farklı şekillerde search yaptım. Sonunda ulaştım. Neden bu kadar uğraştım biliyor musunuz? Çünkü oldukça değerli bir şey anlatıyordu bu örnekle Judith.

Konuşmasında altını çizmek istediği şey farklı alanlara merak ve ilgi duyduğumuzda kültürel olarak yaşadığımız zorluklardı. Kendi hayatından mütevazı örneklerle ailesinin ona aldırdığı müzik derslerini, bu dersler sonrası hiçbir zaman kendi deyişiyle çok iyi enstrüman çalamadığını anlattı. Ancak çok değerli bir şeyi de paylaştı; tüm ilgi alanları ilerleyen zamanlarda hikayeciliğini geliştirmişti, şarkılı masallar youtube kanalında ukulele ve kalimba ile masallara eşlik etmesini sağlayanın geçmişte aldığı müzik eğitimleri olduğunu da ekledi. Kendi kültüründen paylaştığı Ingres’in kemanı ifadesi bu yazıya ilham oldu.

Jean Auguste Dominique İngres, Fransız ressamı (1780-1867)

Montauban’da doğan İngres, bir tahta oymacısının oğludur. Çocukken resimle müzik arasında karar verememişti, iki konuda da çok yetenekliydi. Bilinen ilk desenini dokuz yaşındayken yapmış, on dört yaşında da Toulouse Orkestrası’na kemancı olmuştu. Sonunda resim sanatını seçti, ama kemandan hiçbir zaman vazgeçmedi. (https://www.turkcebilgi.com/ingres)

Resimde tıkandığı zamanlar, İngres’in keman çalmaya yöneldiğini, bunun ona iyi geldiğini anlattı. Bunu kendi hayatımda yaşayan biri olarak şunu söyleyebilirim; üretmeyi seven insanlar için yeni alanlara ilgi duymak hiçbir şey üretememekten her zaman daha iyi olmuştur.

Bu zor pandemi günlerinde bunaldığınızı hissederseniz, kendinize açabileceğiniz yeni uğraş alanları size iyi gelebilir.

Judith’in masal gecelerinin yeniden başlamasını çok sevdiğim dostlarımla birlikte onu dinlemeye gitmeyi dört gözle bekliyorum.

Öğrenme Çevikliği / Learning Agility

Bir önceki yazımdan sonra merak edilen ve detay bilgi istenen bazı kavramlar oldu. Bu kavramlardan ilki Learning Agility/Öğrenme Çevikliği. Diğeri ise Fuzzy Logic (Saçaklı Düşünce).

Fuzzy Logic için ayrı bir yazıda buluşacağız. O konu çok daha detaylı ve kafa yorulması gereken bir konu. Bu nedenle ben de biraz daha araştırma yapıp sizi doğru bilgilendirmek isterim. Ancak şunu unutmamak gerekir, fuzzy (saçaklı) bir dünyada hiç bir şey %100 doğru veya %100 yanlış değil. 🙂

Öğrenme Çevikliği için bu yazımda öğrenme konusunda çevik liderlerin olmazsa olmaz 5 özelliğinden bahsedeceğim. Bu özellikler Forbes Dergisi’nde yayınlanan Kevin Cashman’ın “The Five Dimensions Of Learning-Agile Leaders / Öğrenme Konusunda Çevik Liderlerin 5 Özelliği” makalesinden alıntıdır.

 

Orijinali için tıklayınız…

 

  • Zihinsel Çeviklik : Karmaşık problemlere eleştirel olarak yaklaşmak ve yeni bağlantılar kurarak olasılıkları genişletmek için çok boyutlu düşünmek. (Beynimizin yeni bağlantılar kurarak geliştiğini oğlum dünyaya geldikten sonra çok daha iyi anladım. Deneyimlediği her yeni alternatif yol, sorunla yeniden karşılaştığında daha kısa sürede farklı bir alternatife yönelebilmesini sağlıyor)
  • İlişkisel Çeviklik: Diğer insanların anlaşılması ve her yeni durumla kişilerin ilişkilendirilmesi. Aynı zamanda kolektif performansın çoğaltılması için zorlu durumlar yaratmak ve bu durumlardan da öğrenmek. (Ortak aklın coğrafya sınırlarını aştığından İK Daha Yeni Başlıyor başlıklı yazımda söz etmiştim. İlişki ağları ve doğru kişileri doğru durumlarla eşleştirmek öğrenme çevikliği yüksek liderlerin değerli başarı göstergelerinden biri olmaya devam edecek)
  • Değişim Çevikliği: Deneyimin tadını çıkarmak. Değişim sancıları ile meraklı bir biçimde ilgilenmek.
  • Yapıcı ve Sonuca Götüren Çeviklik: İlk kez karşılaşılan durumlarda dahi ekibin beklenen/arzu edilen sonuçlara ulaşmasını sağlayacak güveni veren bir duruş sergilemek. (Bu bence en kritik ve değerli yetkinliklerden biri; tüm diğer durumlarda alınan karar ve sergilenen liderlik özellikleri ilk kez karşılaşılan ve çeviklik gerektiren durumlarda liderin kendisine yaptığı yatırımın geri dönüşünü almasını sağlıyor. Dolayısı ile çevikliğin anlık bir ustalıktan öte, sürece yayılan bir deneyimin parçası olduğunu kanıtlamış oluyor)
  • Öz-Farkındalık: Yansıtıcı olmak ve bunun için en başta yansıtacağı öğeyi yani kendisini çok iyi tanımak. Yeteneklerini ve bu yeteneklerin başkaları üzerindeki etkisini gözlemlemek.

İK DAHA YENİ BAŞLIYOR!

Sayın Faruk Eczacıbaşı’nın Daha Yeni Başlıyor isimli kitabından esinlenerek Yeni Çağ’da İK konulu birkaç yorum yapmak istedim. Bu yazıda MCT İnsan Kaynakları Zirvesi’nde gerçekleştirdiğim “İK Daha Yeni Başlıyor” isimli konuşmamınDaha Yeni Başlıyor.jpg bir özetini bulacaksınız.

  • Tüm Batı dünyası 1-0 üzerine kurulu yeni teknolojileri konuşurken psikolojik ve sosyolojik olarak değişimler bizi saçaklı düşünmeye (fuzzy logic) itiyor. Yeni bir İK dünyasının bilinmeyen sorunlarını yapıcı yollarla çözmeye çalışmak herkesin görevi ve geleceğe karşı borçlarımızı ancak bu şekilde ödeyebiliriz.
  • Artık bu yeni dünyada kimse %100 haklı veya %100 haksız değil.
  • Herkesin kısmen haklı olduğu bir dünyada 1 ve 0’ı yönetmek için çok daha yoğun takım çalışmaları ve işbirlikleri gerekecek.

IMG_3246Ortak Akıl Arayışı/Yetkinlikler

  • Ortak akıl arayışı coğrafya sınırlarını aşıyor.
  • Bu nedenle nerede ne yapıldığını sorgulamak ve takip etmek çok önemli.
  • Learning Agility (Öğrenme merakı ve çevikliği) dediğimiz kavram en önemli yetkinliklerin içinde tanımlanır oldu.

Sahiplik / Bağlılık

  • Sahiplik kavramı değişiyor. Kullandığımız bilgisayarın veya akıllı telefonumuzun içindeki yazılımın kaynak kodu bize ait değil.
  • Çalışanlarımıza başka yere gittiklerinde çalışmayacak kodlar yüklemek istiyorsak başka yerde yapılmayan işler yapmamız gerek.
  • Çalışanlarımıza sunduğumuz onlarca eğitim imkanının ve yıllar süren deneyimin gerçek sahibi kim?

Tekten Çoka / Çoktan Çoka

  • 1452 yılında Almanya’da Gutenberg tarafından kurulan matbaanın doğuşu ile 500 yıl boyunca bilgi tekten çoka yayıldı. Hiyerarşi de aynı sebeple yani bilgiyi elinde bulunduranın değerli olması sebebi ile organizasyonlarda yayıldı. Artık bilgi çoktan çoka hareket ediyor ve böyle bir dönemde hiyerarşi tutkunu olmak hiç de anlamlı değil.

‘Gelecek, gerçekleşmeden çok daha önce kendisini bizde dönüştürmek üzere içimize girer.’

Rainer Maria Rilke (Avusturyalı Gizemli Şair)